Only time will tell..

ayakta hayatta

In thinking ; keep to the simple

In conflict; be fair and generous

In governing; don’t try to control

In work; do what you enjoy

In family life; be completely present

 

——————————————

Düşüncede; yalın ol

Anlaşmazlıklarda; adil ve müşfik ol

Yönetirken; kontrol etmeye çalışma

İşini yaparken; gerçekten keyif aldığını yap

Ailenleyken; tamamen onlarla ol

Thank you from the bottom of my heart

 Thank You 1

  • I thank those of you, who LIED to me. You thought me the real power of telling the truth.
  • I thank those of you who LOOKED AT ME WITH NO BELIEF. I owe my actual power to you
  • Thanks also for those who did NOT CARE about me. In fact because of you, I have become courageous.
  • Thanks from the bottom of my heart to those WHO LEFT ME. You did surely lead way to the better and new.
  • I thank for those WHO BETRAYED ME. You made me more careful and be selective.
  • I thank you very much all those who BROKE MY HEART. You helped me to become a more mature man.
  • I thank you all who DESTROYED MY PEACE. You thought me how precious is tranquility.

I thank the most to those, who do accept and love me as I am…

 Thank you 3

 SEVGİ İLE TEŞEKKÜR EDİYORUM…

1)BANA YALAN SÖYLEYEN HERKESE TEŞEKKÜRLER-Bana gerçeklerin gücünü öğrettiniz.

2)BANA İNANMADAN BAKANLARA DA TEŞEKKÜRLER- Kudretimi sizlere borçluyum.

3)BENİ BOŞVERENLERE DE TEŞEKKÜRLER-Cesaret verdiğiniz için.

4)BENİ TERKEDENLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM- Yenilere yol açtığınız için.

5)BANA İHANET EDENLERE TEŞEKKÜR EDİYORUM-Dikkatli olmamı sağladınız

6)KALBİMİ KIRANLARA ÇOK TEŞEKKÜR EDİYORUM-Olgunlaşmama neden oldunuz

7)HUZURUMU BOZANLARA TEŞEKKÜR EDİYORUM-Bana sükunetin değerini öğrettiniz

EN ÇOK BENİ OLDUĞUM GİBİ KABUL EDİP SEVENLERE TEŞEKKÜRLER EDİYORUM

 

20 years from now

Twenty years from now

You will be more disappointed

By the things you did not do.

Than, by the things you did do.

So, throw off the bowlines.

Sail away from the safe harbour.

Catch the trade winds in your sails.

EXPLORE..   DREAM …  DISCOVER…

————————————

Bundan yirmi yıl sonra,

Bugün yapMAmış olduğun şeyler

Yapmış olduklarından daha fazla üzecek seni.

Öyleyse, çöz halatlarını.

O güvenli limanından dışarı çık.

Rüzgar yakala yelkenlerine.

ARAŞTIR…  HAYAL KUR…  KEŞFET…

 

Bugun okulda günün nasıl gecti?

İlgili anne babalar, günlük yaşam koşturmaları içinde çocuklarının okulda günlerinin nasıl geçtiğini, hayatlarından memnun olup olmadıklarını öğrenmek, az biraz da olsa haberdar olmak istiyorlar. BUGUN OKULDA GÜNÜN NASIL GEÇTİ? sorusu bunun için var. Aynı soruyu geçen günlerle beraber tekrar tekrar soruyoruz. Zaten bu sorunun yanıtı olasılıkla bir veya iki kelimeden ibaret  : iyi!, normal, her zaman ki gibi,güzel, bilmem,hiç …Aynı soru, neredeyse otomatiğe bağlanmış aynı içeriksiz cevaplar kendi kendilerini tekrar edip gidebiliyor..Böylece ne soruyu sorana ne de yanıtlayana pek bir şey katmıyor.

Her defasında aynı amaç için tamamen aynı soruyu tekrarlamak yerine, bir çeşit liste geliştirme fikri oluştu. Simple Simon and Company de okuduğum bir yazı da tam bu konuda olası bir soru listesinden söz ediyordu.  OKULUN BUGÜN NASIL GEÇTİ? Sorusuna yönelik,  açılımlı, tam cümleler gerektiren yanıtlar almayı öngören sorular alt alta dizildiler.

  1. Bugün okulda olan en güzel şey neydi?  veya Bugün okulda olan en çok ne/kim canını sıktı?
  2. Okulda bugün seni en çok ne veya kim güldürdü ?
  3. Eğer elinde olsaydı hangi arkadaşının yanına oturmak isterdin? veya Hangi arkadaşının yanına oturmayı istemezdin?
  4. Okulunda sana göre en güzel, en keyifli yer neresi?
  5. Bugün okulda öğrendiğin garip bir kelime var mı?
  6. Bu akşam öğretmenini arasam, bana seninle ilgili ne anlatırdı?
  7. Bugün okulda kimseye yardım ettin mi? Kime? Nasıl?
  8. Bugün okulda kimse sana yardım etti mi? Kim ? Nasıl?
  9. Bugün okulda hiç bilmediğin , duymadığın yeni bir şey öğrendin mi?
  10.  Okulda gün içinde seni çok mutlu eden bir şey oldu mu?
  11.  Bugün okulda en çok ne zaman sıkıldın?
  12. Bir uzay gemisi birden sınıfınıza gelse ve içinizden birini alıp götüreceğini söylese, kimin gitmesini isterdin?
  13. Bugün öğretmenin en çok hangi sözü kullandı?
  14. Bugün öğretmenin her zamankinden farklı bir şey söyledi veya yaptı mı?
  15. Sence okulda neyin daha çok fazla olmasını isterdin? / Veya neyin daha az olmasını isterdin
  16. Bugünkü ders aralarında en çok ne yaptın/nerede zaman geçirdin?
  17. Sınıfınızdaki en komik arkadaşın kim?  Sence neden komik?
  18. Sınıfta hangi arkadaşının yerinde olmak isterdin? Neden?
  19. Birdenbire sınıfınızın öğretmeni oluversen yarın neler yapardın?
  20. Sınıfta bir arkadaşında yer değiştirecek olsan kimle değişirdin? Neden?

 Ne dersiniz, sizin bu listeye ekleyecek sorunuz var mı? Arasından favori sorunu var mı? Varsa lütfen siz de görüşlerinizi, geri bildirimlerinizi paylasin ve bu listeyi hep birlikte zenginleştirelim

Türlü aşamalardan geçerek yepyeni bir akademik yıla başlıyoruz. Her şeyin gönlünüzce olmasını diliyorum.

Reflections from other side of Jakarta

Endonezyanın en büyük kenti ve idari başkenti Jakarta, pek çok kara parçasından oluşan ülkenin Jawa adasının kuzeyinde yer alıyor. Nüfusu yetkililere göre 10- 12 milyon civarında, kimilerine göre bu metropolde 20 milyondan fazla insan yaşıyor.

Jakarta deyince çoğunlukla ilk akla gelenler veya internet aramalarımıza takılanlar: dev gökdelenler, Türkiyedekilerle karşılartırılmayacak derecede büyük alışveriş merkezleri, kesintisiz dakika başı alana inen kalkan uçaklar, İstanbul’u aratmayan hatta geride bırakan araç trafiği çıkıyor karşımıza.

Bu paylaşımımda sizlere Jakarta mega kentinin daha az bilinen, öbür yüzünden kendi izlenilerimi ve kaydettigim görüntüleri sunuyorum. Jakarta her zaman güney Asyanın en büyük limanlarından birisi olmuş. Üç asır boyunca Hollanda sömürgesi olmuş. Burada kesitlerini gördüğünüz  liman Avrupaya giden gelen yük gemilerini barındırmış. İşte bu  gördüğünüz Avrupa  tarzı açılır kapanır köprüyü Hollandalılar inşa etmiş. Yapılma amacı elbette yerli halkın ulaşımına katkı sağlamak değil, gemilerin yükleme ve aktarma işlerini kolaylaştırmakmış.  Buraların inanılmaz yer altı, yer üstü tüm zenginlikleri tam üç yüz yıl boyunca Hollanda kraliyetinin kasasına gitmiş.

Daha sonra, 10 yıl kadar da İngilizler burayı kendi bünyelerine katmışlar. Bir süre de onlar sömürmüşler buraları. Derken 2.Dünya Savaşı patlak verip de ateşi Pasifik Okyanusuna dek gelince, bu sefer de Japonlar Endonezya yönetimine koymuşlar. 1945 Ağustosunda patlayan iki atom bombası,  binlerle ifade edilen adadan oluşan bu ülkenin, sonunda bağımsızlığını kazanmasına neden olmuş.

Günümüz Endonezyası, gelir durumu aşırı uçlarda olan insanlardan oluşuyor. İnanılmaz zenginler mutlu azınlık. Diğer yanda bir lokma yiyecegi olmayan milyonlarca fakir…

yor buralardan, çünkü oy veriyor bu insanlar (Bir yerlerden tanıdık geliyor mu?) .  Çekik gözlü, koyu renk tenli, iri dudaklı, pırıl pırıl gözlü çocuklar, sağlıksız koşullarda, suyun üstüne iliştirilmiş hayatlarını yaşıyorlar.  Açık renk tenli, renkli gözlü yabancı görmeye alışık değil bu çocuklar. Kısa süreliğine konuk olduğumuz yöre insanları, yani büyükleriyle     tanışıp, konuşunca rahatca yanıma sokulup iletişim kurmaya başlıyorlar. Dünyanın her yerinde olduğu gibi, çocuklar, çicek bahçesinde, kelebeklerle arasındaymışsınız hissi veriyorlar. Onlar benim dilimi anlamıyor. İngilizce konuşmanın herhangi bir anlamı yok. Anne babaları onların okumalarını, olabildiğince iyi eğitim almalarını ve daha iyi yarınlara doğru gitmeleri gerektiğine inanıyorlar.

Toplamda çeyrek milyar olan ülke nüfusunun yarısı 30 yaş altında. Hayli genç bir nufus. Hızla azalmasına göz yumulan yağmur ormanları, kontrolsüz-bilinçsiz plastik kullanımı, motorlu araç egsoz salınımı denetimsizliği, ..gibi konular  Endonezyanın  çevre bilinci konusunda daha katetmeleri gereken çok yol olduğunu gösteriyor.

Hangi gelir gurubunda olursa olsun, insanlar geçimini sağlamak zorunda. Bakın ağzında sigara, beline kadar kirli suyun içinde, ekonomik değeri olan kalıntı tarayan adamın resmi, burada sürdürülen görkemli, aşırı lüks hayatlara zıt bir tablo oluşturuyor. Önceki yazılarımda (Nyepi Nisan 2014) biraz da olsa Endonezya kara parçalarındaki dini ve etnik mozaikten az da olsa söz etmiştim. Ansiklopedik bilgiler, bu ülkenin eşşiz dini mozaiğinin müslüman çoğunlukta olduğuna işaret ediyor. Jakarta metropolü, bir tür birleşmiş milletler gibi. Hemen her ülkeden, ırktan, renkten, kıtadan insan var. Ülkenin gelir piramitinin en tepesindeki süper ötesi zengin azınlık var,  hemen altında ise, buralarda kuşaklardır yerleşik yaşamakta olan Çin kökenliler var. Ticaret tamamen bu Çinli-Endonezyalıların elinde diyebiliriz. Toplumun çoğunluğu yani piramitin altında yer alan halk ise genelde müslüman ağırlıklı.

Dünya devi elektronik ve giyim, spor markaların imalat yeri Endonezya, bazı konularda Türkiye den hayli önde. Ancak bazı ayrıntılar var ki Türkiyeden belki 20 yıl geride. Örneğin bu fotoğrafını gördüğünüz “ojek” üç tekerli ulaşım aracı. Aslında kaç yıl önce trafiğe çıkması yasaklanmış ama yine de bu araçlardan yüzlerce görmek mümlün. Görünüşe bakıp, binince havadar olur diye düşünebilirsiniz, yapış yapış sıcakta ulaşım için daha az otantik ve daha elverişli seçenekler iyi ki var..