Ilk Adimlar (in Turkish)

Evreni, doğayı, olan bitenleri açıklamak ve anlamak için bundan binlerce yıl öncesinde  masallar kullanılırdı. Bizim bugün çocuksu diye niteleyebilececğimiz öykülere Antik Yunan kültüründe “Mitos” adı verilirdi. Onlara göre hiç kimsenin gidemediği kadar uzak ve çok yüksek bir dağda bir çeşit tanrı katında Olimpos’da ölümsüz varlıklar yaşardı. Sıradan, ölümlü insanların karşılaştıkları olağan durumlardan, büyük doğa olaylarına kadar, hemen her olan bitenden o insanüstü varlıklar sorumlu tutulurdu.

Örneğin; eğer bugün deniz çok dalgalıysa, bunun nedeni denizler tanrısı Poseidon’dur, denizin dalgalarının azgınlığının nedeni odur. Eğer gökler gürleyip, yıldırımlar düşmekteyse, tanrılar tanrısı Zeus hiddet mızraklarını yeryüzüne fırlatmaktadır diye düşünüyorlardı. Olasılıkla güneş tutulması gibi doğal bir olay yaşanırken insanların olası yorumu: “tanrılar bizi dikkat etmemiz için uyarıyor” olurdu. Böylelikle olan bitenlerin nedenleri ve açıklaması böyle üretilebilmekte ve o dönemdeki insanlar neden, nasıl, diye hemen hiç düşünmeden  günlük yaşamlarına kolayca ve tasasız devam edebiliyordu.

Ege denizinin Anadolu kıyısında, bugünkü Söke yakınlarında o zamanların en muhteşem yerleşimlerinden  Milet şehrinde ünlü düşünür ve bilim insanı Thales yaşıyordu. M.Ö. 585 yılının Mayıs ayında, güneş tutulması olacağını (*1) hesaplayıp günler önceden halka ilan etmiştir. Nedense hiçkimse bu doğa olayının asıl nedenine ve bilimsel açıklamasına bir türlü inandıramamıştır. Nice araştırmalar yaptığını, bunun periyodik tekrarlanan bir oluşum olduğunu anlatmaya boşu boşuna çalışmıştır. Öbür türlü düşünmek insanların çok daha kolayına gelmektedir. Öğle vakti güneş birden kararıyorsa, bunun nasıl olduğuna bilimsel açıklama bulmayı denemek, insanoğlu için rahat ve huzur bozucu bir çaba olsa gerek. Buna pek çok örnek vermek mümkün. Daha yakın bir zamana kadar Anadoluda eğitimden nasibini almamış kişiler “dünya sarı öküzün boynuzu üstündeki tepsidir, yer sallanması öküz gövdesini biraz kıpırdatınca olur” diye çevrelerini fikir sahibi yapagelmiştir. Ne gerek var fay hattı, yer kabuğu hareketi, jeoloji gibi disiplin ve kavramlarla.   

Thales’in M.Ö 6 yy.da güneş tutulması üzerine ortaya attığı bilimsel açıklamaları için, insanların oturup düşünmeleri, kendi aklını-fikrini kullanmaları gerekmekteydi. Gezegenler incelenecek, yörünge hesabı, biraz optik bilgisi, bir dolu gözlem, inceleme, hesap, kitap..yahu kim uğraşacak o kadar CİDDİ işle? Üstelik sonunda yanlışlık yapma olasılığı da var. En iyisi türet bir masal daha olsun bitsin. Bilmem hangi ölümsüz üst varlık, “Dikkat edin, sonra tümden karartabilirim güneşinizi!” şeklinde insanlara bir net bir uyarı mesajı gönderdi, demek, çok daha kolay ve zahmetsiz. Üstelik insanların hoşuna gidiyor bu tip hayli basit yaklaşımlar. Hepimiz eğilim duymuyor muyuz uydurma açıklamalara, öykülere? Halkı yönetenlere de pratik yöntem: “benim buyruklarıma uyarsanz felaketlerden sizleri korurum, vallahi (!) bir daha güneş tutulmasını bile engellerim”… Uyutulanlar rahat, yönetenler keyifli, öyküler habire kendi içlerinde yenilerini doğuruyor. Zaten hiç kimseler de sormuyor, bunlar doğru mu, yanlış olabilir mi acaba diye.

Aradan yıllar, yüzyıllar geçmiştir. “Mitos” yerini artık “Logos”a düzene, bilime bırakmıştır. Thales’le birlikte devşirme hikayelerin yerini insan aklının alacağı parlak bir dönem başlamaktadır. Thales’in o ünlü geometri kuramını bugün hala kullanmakta olduğumuzu  burada sizlere hatırlatmak isterim. Onunla birlikte insanoğlu oturup ilk defa kendi aklıyla düşünmeye başlar. Bizler kimiz, nereden geldik, nasıl bir yerde yaşıyoruz, evren nedir, doğa nasıl bir şeydir, varlık nedir, diğer canlılardan farkımız var mı, iyi nedir, kötü nedir, ölüm nasıl bir şey, bilgi nedir, (yemek-içmek-yan gelip yatmak dışında) hayatın amaçları olabilir mi? Bu ve bunun gibi sorulara akılcı açıklamalar bulmak için çabalamaya başlarlar.

 Günümüz, aşağıdaki şıklardan doğru olanı işaretle tarzında dar ve somut yanıtlar bulunamasa da, insanlar tartışmaya, eleştirmeye, akıllarını kullanarak kuramlar geliştirmeye başlarlar Thales ve sonrası zamanlarda. O dönemde ortaya çıktığını kabül ediyoruz felsefenin. Bilgelik sevgisi  felsefe elbette bilimle içiçedir. Tıpkı Thales gibi, felsefe ile uğraşan kişi hem düşünür aynı zamanda matematikçi, astronom,  coğrafya, geometri ve diğer bilimlerde de uzmandır.

 “Philia” kelimesi Antik Yunan kültüründe sevgi,Sophia” ise bilgelik anlamına gelmektedir (*2). Bu iki sözcüğün birleşmesinden  “Philosophia”  yani   “Bilgelik  Sevgisi” kavramı ortaya çıkmaktadır. Güzel Türkçemize Arapça üzerinden geçtiği haline ise “felsefe” adı verilmektedir. “Philosophos”  (filozof),  bilgeliği seven, bilgiyi arayan ve ona ulaşmak için çabalayan kişi, bilgi ve gerçeklik aşığı anlamındadır. Philosophia/ philosophos  sözcüğü ilk olarak yine Egeli ölümsüz Matematikçi ve düşünür Pythogoras (Pisagor) tarafından (M.Ö. 580-500), kendisini tanımlama amacıyla kullanılmıştır(*3).

 Bilgelik sevgisi yani felsefe, aradan geçen yaklaşık 2600 yıl boyunca, içinden diğer bilimleri de çıkarmaya devam eder, değişir ve türlü aşamalarla günümüze dek ulaşır…

 

 

 

 

 

————————————————————————————————–

AÇIKLAMALAR :       (*1)”Felsefe” – Doç.Dr.K.DİNÇER, DOĞAN Yayın,  Ankara, sayfa 21

(*2” FELSEFE” – S.ERDEM FİL yayınevi, Istanbul, sayfa 10

(*3)”The Story of Philosophy”- B.MAGEE, DK Press,  Munich,  sayfa 15

————————————————————————————————–

Published by

Sencer DONMEZ

I am an international education improvement leader specialized with IB Diploma Programme. Pedagogical leader of changes and visionary school administrator. I help schools to introduce, implement and also improve their IB Diploma Programme by consulting, trainings that I offer and with my leadership. My international educational leadership skills are acknowledged by my appointment in the team of IB Diploma authorization visits in Europe, Africa and the Middle Eastern counties and also in Asia Pacific. As an IB recognized Diploma Programme educator, I have participated in the authorization and consultation of many schools all located in various parts of the world. On behalf of the IB organization I prepared reports on DP 5 year evaluation self-studies. I have a genuine interest in broadening the horizons of the young people that we educate and contribute improving the overall quality of the education institutes that I take my part in the admin team. As details can be seen below I keep on attending several professional development programs, including the Principals' Training Center. Many students and teachers with whom I had the chance to work closely with, certainly managed to change their lives for the much better and improved themselves a great deal . I can proudly say that, the same thing applies to the schools that I took part in the leadership teams. With great enthusiasm I teach IB Theory of Knowledge and philosophy. As a world citizen coming from a natural transition area in between the western world and the east, I have acquired a strong intercultural sensitivity.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.